GÜNLÜK ZİHİN VE MEDİTASYON
Günlük zihnimiz çoğunlukla beğenme ve beğenmeme hallerinde gidip gelir. Umutları ve korkuları vardır. Samatha meditasyonları ile zihni dinginleştirme pratikleri yaparız. Bu pratikte derinleştikçe karakterimizdeki paradoks ve zıtlıkları netlikle görmeye başlarız. Sahip olduğumuz birçok benlik hali olduğunu fark ederiz. Niyetlerimizle davranışlarımızın farklı olduğunu daha netlikle görebiliriz. İşte, evde, arkadaşlarlayken farklı davranışlarda bulunduğumuzu, kişiliğimizin farklı taraflarını öne çıkardığımızı fark edebiliriz.
Bu farklı tarafları görmek, psikolojik bir gerginlik yaratabilir. Ortaya çıkan deneyimlerde tutarsızlık ve çatışma hislerini yaşamak çok normaldir. Günlük hayatta da yaşadığımız, sürekli bir alt kimliğimizin direksiyona geçmek için yarışması meditasyonda daha görünür olur. Sağlıklı beslenme kararı alan ile aburcubur yiyen tarafımızın; zamanı etkili değerlendirme niyetinde olan ile internette amaçsızca takılan tarafımızın çatışması bunlara örnek olabilir.
Zamanla meditasyon pratiğinde derinleştikçe, bu gerginliğin azalmaya başladığını fark edebiliriz. Bu çatışmanın sona ermesi halinde daha kesintisiz ve uzun süreli bir konsantrasyon haline erişebiliriz. Bu yeni seviyede rahatladıkça zihin daha da derin ve keyifli bir dinginliğe ulaşır. Bu keyifli dinginlik hali dhyana’nın başladığının göstergesidir. Tam konstanrasyon ve daha yüksek bilinç hallerine doğru derinleşen deneyimleri yaşamaya başlarız.
KONSTANRASYONA GİRİŞ
Konstantrasyona eriştiğimiz an olağan, günlük zihin ile dhyana arasındaki geçiş noktasıdır. Dhyana’yı pekiştirebilmek için konstantrasyona girişi tanıyabilmek önemlidir.
Başlangıçta meditasyon sırasında konsantre olduğumuz anlar olsa da, dikkatimiz sürekli ve kolaylıkla dağılır. Pratiklerimizde derinleştikçe, konsantrasyonu engelleyen 5 engelin etkisi azalır. Bu engeller ortadan kalktığında konsantrasyon giderek artan bir hızda kolaylaşır. Duygu ve düşüncelerimiz engelleyici olmak yerine konsantrasyon çabamızla işbirliği içinde olur. Bu haldeyken dikkatimiz halen dağılabilir ancak karşılaştığımız engellerin etkisi azalır. Dikkat dağıtıcılar güç kazanmadan, dikkatin dağıldığını daha çabuk fark ederiz. Dikkat dağıtıcı düşüncelere giden enerjimiz serbest kaldıkça, dikkatimiz daha da keskinleşir. Bu giderek artan enerji ve konsantrasyon, bizi giderek genişleyen bir deneyim seviyesine getirir. “Konsantrasyona giriş” olarak tanımlanan bu seviye, bize bilincin diğer seviyelerinin kapısını açar. Bu deneyim günlük, olağan zihnimizden çok uzakta değildir, düzenli meditasyonla bu hale erişmek mümkündür.
Konstantrasyona giriş deneyimini meditasyon dışındaki aktivitelerde de deneyimleriz. Yetkin hissettiğiniz bir alanda çalışırken (okurken, yazarken), müzik dinlerken, enstruman çalarken, dans ederken enerjimizin ve dikkatimizin tek bir şey üzerinde yoğunlaştığını, düşünce ve duygularımızın işbirliği içinde olduğunu hissedebiliriz.
Bu hale girişi tanır ve teşvik edebilirsek bu konsantrasyon halinde daha uzun kalabiliriz. Bu halde ne kadar uzun kalırsak, tam konsantrasyona yani dhyana’nın ilk seviyesine ulaşma ihtimalimiz o kadar artar.
DHYANA
Günlük zihinle meditasyonun nesnesine konstanre olmayı pratik ettikçe, engelleri tanıyıp onlarla inanç ve güvenle çalıştıkça deneyimlenmesi mümkün hallerdir. Dhyana’nın ilk seviyesi, özellikle inzivadalarda, erişmesi zor olmayan bir deneyimdir.
Dhyana “tam konsantrasyon haline ulaşma”, “derin içsel uyum deneyimi”, “derin mutluluk hali” olarak tanımlanabilir. Bazen kişi bu derin mutluluk haline kendiliğinden, spontan bir şekilde ulaşabilir. Dhyana halinin yoğunluk dereceleri vardır. Hafif keyiften, çok kuvvetli coşkunluk haline kadar geniş bir yelpazede duyguları hissetmek mümkündür.
Bir diğer tanımlama ise olumlu, entegre edilmiş zihin deneyimidir. Bu haller psikolojik bütünleşme olarak tanımlanabilir. Birbirinden kopuk parçalarımızın birleşip bütünleşmesi deneyimidir. Meditasyondaki keyifli hisler entegrasyon sürecinin sonucudur. İçsel çatışma çözülür ve bütünlük hissine ulaşırız.
Bütünleşme deneyimi yatay ve dikey olabilir. Deneyimimizin farklı parçalarının aynı seviyede uyumlanmasını yatay bütünleşme olarak tanımlayabiliriz. Bu deneyim hali günlük zihin seviyesinden çok derinlerde değildir. Bir diğer deneyim de dikey bütünleşmedir. Bu, günlük deneyimimizden daha derindir. Konstantrasyonu engelleyen faktörlerin ötesine geçip, dünyevi duyuların ve günlük zihnin ötesine geçtiğimizde dhyana halini bütünüyle deneyimleriz. Bu deneyimde bilinçaltında olanlar da bilinç seviyesine çıkabilir ve bütünleşebilir. Bu halde en iyi ve en karanlık hallerimizle bağlantı kurarız. Duygularımızı, düşüncelerimizi ve imgeleri yepyeni bir seviyede deneyimleriz. Bu derin meditasyon halinde mutlu anıların yanısıra acı dolu anılar da ortaya çıkabilir. Ayrıca vizyonlar da görülebilir.
Spiritüel olarak ise dhyana daha yüksek bilinç hallerine geçiş olarak tanımlanabilir.
İLK 4 DHYANA DENEYİMİ
Buda ilk 4 Dhyana deneyimini imgelerle tasvir etmiştir. İmgeler ve dhyana seviyelerindeki deneyimler şu şekildedir:
1. DHYANA:
Bu deneyim sabun tozunun suyla tamamen karışmış olduğu hale benzetilir. Tamamen suya yedirilimiş sabun, suyu tamamen sabun tozuyla kaplamıştır. Sabun tozu suyun her tarafına nüfuz etmiştir.
Burada su ve sabun tozu birbirinin zıttı şeylerin birleşimini, yani deneyimimizdeki zıtlıkların birbiriyle entegrasyonunu tasvir eder (Duygusallık ve rasyonelik, bilinç ve bilinçdışı gibi). Bu deneyimde kendimizi dikkatimizin nesnesiyle bir olmuş halde hissedebiliriz. Bedenin tamamı tek (ikili olmayan) bilinçle deneyimlenir. Meditasyon nesnesi ile (örneğin: nefes) bir olma deneyimini yaşarız, arkadaki düşünceler dikkatimizi dağıtamaz. Eğer nefes meditasyonu yapıyorsak, nefes giderek belli belirsiz hale gelir. Nefes almayı tamamen bırakmış gibi bir deneyim yaşarız. Günlük zihinden çıkarız.
2. DHYANA:
Bu deneyim ise durgun bir gölün yeraltından gelen bir su kaynağıyla dolmasına benzetilir. Yeraltından yukarı doğru fışkıran su, gölü doldurur.
Bu seviyede dikkat o kadar saftır ki hiçbir düşünce yoktur. İlk dhyana’da baskın olmasa da düşünce vardır. Bu nedenle bu düşünce içermeyen, birleşme (absorbsiyon) hali, ikinci dhyana seviyesinde olmanın işaretidir. Varlığın derin bir ilhamla dolması deneyimidir. Zihinsel ve spiritüel bir canlanma halidir.
3. DHYANA:
Bu deneyim ise o gölde yetişen nilüferlerin gölün suyuyla ıslanıp, doymuş olması haline benzetilir.
Bu deneyimde bilinçli benliğimizi, kendimizden çok daha büyük bir şeyin parçası gibi hissederiz. Bizden daha yüksek olanla çevrelenmiş, onunla bütünleşmiş hissederiz. 2. Dhyana’da derin bilinçten sızan şey, 3. Dhyana’da artık tamamen etrafı kaplar hale gelir. Çok zengin ve dikey bir entegrasyon deneyimidir. “Mistik” bir hal olsa da henüz aydınlanmamış olduğumuz için, halen dünyevi bir deneyimdir.
4. DHYANA:
Bu deneyim ise çok sıcak bir öğleden sonra o gölde yıkandıktan sonra çok temiz beyaz bir örtüye sarınıp bir bank üzerinde dinlenmek gibidir.
Buda burda diğer dhyana’lardan farklı olarak benzetmeye insanı ekler, su elementine hakim olan insandır. Bu hal, bütün bir ruh sağlığı ve mutluluk deneyimidir. Önceki dhyana seviyelerinde ehlileştirilen ve özgürleştirilen güçlü enerjilerin hepsi bir arada, uyumlu bir huzur içindedir. Derin mutluluk dışarı doğru ışık saçar, başkalarını etkiler ve zarar veren faktörleri etkisiz kılar. Bu nedenle bu deneyimde karizmatik hatta “sihirli” hale gelinebilir. Bu sebepten dolayı 4. Dhyana sihirli güçleri ve keskin algı becerilerini geliştirmenin temeli olarak görülür.
NİHAİ AMAÇ
Dhyana keyifli bir his olsa da meditasyonun amacı değildir. Bu keyifli hisleri takip etmek çok çekici olabilir. Ancak bu keyifli hislerin yoğunluğu bir süre sonra geçer. Bu hissi kaybettiğimizde yoğun bir şekilde geri gelmesini isteriz. Fakat bu hisleri yeniden deneyimlemek için duyduğumuz şiddetli arzu, meditasyonlarımızda zihnimizin daha dağınık olmasını tetikler.
Pratiğimizde bir sonraki eşiğimiz, daha az entegre olan parçalarımızla çalışmaktır.